Trafik Kazası Sonrası Tazminat ve Sigorta Başvuruları
Gerek üretilen her çeşit mal ve ürünün nakliyesi gerekse iş veya özel yaşantı nedeni ile yapılan seyahatler trafik akışının yoğunluğuna sebebiyet vermektedir. Gelişen teknoloji neticesinde taşıt araçlarına ulaşmak ve hatta sahip olmak günümüzde son derece kolay hale gelmiştir.
Her gün trafiğe dahil olan yeni yüzlerce araçta şüphesiz trafik yoğunluğuna yol açan etkenlerdendir.Bu koşullar içinde günümüz insanı trafikle iç içe yaşamak zorunda kalmaktadır.
Bizim hukukumuzda trafik kuraları 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanunun 3. maddesinde “trafik; yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir”şeklinde tarif edilmiştir.
Gerek yasalarla gerekse basit trafik kuralları ile trafik güvenliği sağlanmaya çalışılmakta ise de ne yazık ki can ve mal kaybı ve yaralanma ile neticelenen trafik kazalarının önüne geçilmesi mümkün olamamaktadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü ile Türkiye İstatistik Kurumunun ortaklaşa hazırladığı trafik kazası istatistik raporlarına göre: 2010 yılında meydana gelen 1.104.388 trafik kazası neticesinde 4.045 kişi hayatını kaybetmiş 211.496 kişi de yaralanmıştır.
Bu rakamların -Taşıt araçlarının gelişen teknoloji ile birlikte daha güvenli hale gelmesi ve yolların çoğu yerde bölünmüş olması,geniş ve bakımlı olması göz önüne alındığında- çok yüksek olduğu aşikardır.
Yine aynı istatistiğe göre :
- Ehliyeti olmadan kazaya karışan sürücü sayısı 16.360 olarak belirlenmiştir.
- En fazla kazaya karışanların B tipi ehliyet sahibi ve ilkokul mezunu olduğu
- Kazaların ağırlıklı olarak tek yönlü yollarda meydana geldiği anlaşılmıştır.
- Enteresan bir başka bilgiye göre ise :kazaların en çok meydana geldiği gün cumartesi,
kazaların en çok meydana geldiği ay temmuz, kazaların en çok meydana geldiği saat ise 17.00-18.00 arası.
Bu değerlendirmeler ışığında -yine prensiplerimiz doğrultusunda ilmi ve teorik bilgi vermekten ziyade uygulamaya yönelik olarak- trafik kazası sonrası karşılaşılacak hukuki duruma değinmek istedik.
Trafik kazası sonrası ortaya çıkacak hukuki değerlendirmeleri:
A-) Cezai Sorumluluk
B-) Hukuki Sorumluluk
C-) Sigorta Hukuku açısından ele almak uygun olacaktır.
A-) CEZAİ SORUMLULUK
Karayolları Trafik Kanununa veya Karayolları Trafik Yönetmeliğine aykırı hareket edenler hakkında -eylemleri bir başka suç teşkil etse veya etmese dahi- trafik polisi veya kimi durumlarda yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından yürürlükte olan Trafik Cezası Hükümleri doğrultusunda idari para cezasına hükmedilir. Ve hatta trafikten men ehliyetin alınması, sürücü belgesine ceza puanı uygulanması gibi müeyyideler uygulanır .Trafik Cezaları her yıl yeniden düzenlenir.
2011 Yılı Trafik Cezaları için tıklayınız
Bunların yanı sıra trafik kazası neticesinde meydana gelen yaralanma veya ölüm olayları neticesinde ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılır.
Buna ilişkin hükümler 5237 sayılı TCK nun özellikle 85 ve 89 maddelerinde belirlenmiştir.
Taksirle öldürme
MADDE 85 - (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.)
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (AĞIR CEZA MAHK.)
Taksirle yaralama
MADDE 89 -
(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (SULH CEZA MAHK.)
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- b) Vücudunda kemik kırılmasına,
- c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
- d) Yüzünde sabit ize,
- e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
- e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (ASLİYE CEZA MAHK.)
(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
5237 sayılı yasa ile eski yasalarımızda bulunmayan bilinçli taksir kavramı da hukuk sistemimize girmiştir.Kaba bir örnek vermek gerekirse alkollü araç kullananın bilinçli taksirle hareket ettiğinden bahsedilebilir.Böyle bir durum cezanın arttırılma sebebidir. Ve şikayet aranmaksızın kamu davası açılmasını gerektiren hukuki sonuç yaratır.
Yine bilinçli taksirle hareket eden hapis cezası yerine geçecek yaptırımlardan faydalanamaz
Taksir
MADDE 22 -
(1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
Trafik kazaları neticesinde - taksirle yaralama veya taksirle ölüme sebebiyet verme suçlarının ihlali nedeni ile -açılacak davalarda sanığın kusuru verilecek cezanın belirlenmesi açısından önem arz etmektedir.
Gerçektende kazanın meydana gelmesinde kusuru olmayan kişi hakkında kamu davası açılmaz.Açılmış kamu davası neticesinde kusursuz olduğu sabit olan sanık hakkında ceza tayin edilmez.Kusur asli kusur veya tali kusur olarak ehil bilirkişiler tarafından belirlenir.
Mağdur tarafın şikayetçi olmaması ve mağdur tarafın zararının kısmen veya tamamen karşılanması da bu tür davalarda hakimin takdirini etkileyecek ve verilecek hapis cezasının başka bir yaptırıma çevrilip çevrilmemesini belirleyecek önemli etkenlerdendir.
B-)HUKUKİ SORUMLULUK
Trafik kazası neticesinde kazaya karışan araçlarda maddi zararın meydana gelmesi çoğu zaman kaçınılmaz ve doğal bir sonuçtur.Yine ne yazık ki kazalar yaralanma ve hatta ölümle de neticelenebilmektedir.
Trafik kazası neticesinde yaralanan,özürlü kalan ve mali açıdan zarara uğrayan taraf zarara sebebiyet veren kişiden maddi ve manevi zararının karşılanmasını talep edebilir.
Buna ilişkin hükümler Türk Borçlar Kanun da düzenlenmiştir. 01.07.2012 de yürürlüğe girecek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu bu konuda eski Borçlar Kanunumuza benzer düzenlemeler getirmiştir.
Kazaya uğrayan araçta meydana gelen hasar bedeli, tamir süresi içerisinde kiralanan araç gideri, hastane ve ilaç giderleri, çalışılamamış günler nedeni ile uğranan kazanç kaybı maddi tazminat olarak talep edilebilecek kalemlerin başında gelir.
1. Belirlenmesi
MADDE 51 - Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
2. İndirilmesi
MADDE 52 - Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hakim, tazminatı indirebilir.
3. Belirlenmesi
MADDE 55 - Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan , miktar tazminat esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
Maddi tazminatın yanı sıra kaza neticesinde mağdur olmuş kişi maruz kaldığı durum nedeni ile (misal vermek gerekirse geçirmiş olduğu bir seri ameliyat, çekmiş olduğu acı ve sıkıntılar vs karşılığı olmak üzere) manevi tazminat talebinde de bulunabilir.
Manevi tazminat
MADDE 56 - Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi olarak tazminat ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Kazaya karışan aracın sürücüsünün aracın sahibi olmaması durumunda hukukumuzdaki kusursuz sorumluluk prensipleri doğrultusunda maddi ve manevi tazminat talepleri aynı zamanda araç sahibine de yönetilir. Ancak araç sahibinin ödediği tazminat bedelleri için kazaya karışan sürücüye rücu etme hakkı mevcuttur.
Haksız fiil neticesinde maruz kalınmış zarar ile ilgili olarak 2 yıl içinde tazminat talebinde bulunulabilir. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Zamanaşımı
MADDE 72 - Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.
5237 Sayılı TCK da belirlenen ceza zamanaşımı ise trafik suçları ile ilgili olarak genel anlamda on beş veya sekiz yıldır.
Dava Zamanaşımı (5237 sayılı TCK )
MADDE 66 -
(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
- d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
- e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
Trafik kazasının ölümle sonuçlanması şüphesiz en trajik ve en istenmeyen durumdur. Ama ne yazık ki yaşamın acı gerçeklerindendir.
Bu durumda trafik kazası neticesinde yaşamını yitiren kişinin mirasçıları (Detay İçin Bknz.Veraset İlamı) maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirler.
Manevi tazminat talebi ile ilgili olarak yukarıda yaptığımız açıklamalara eklenecek başka bir husus bulunmamaktadır.
Ancak ölümlü trafik kazaları sonrasında maddi tazminat açısından “destekten yoksun kalma tazminatı” olarak değerlendirilen bir başka durum ortaya çıkmaktadır. Mirasçılardan ölen kişinin maddi desteğine muhtaç kişiler ölüm nedeni ile yoksun kaldıkları maddi kayıplarını talep ve dava edebilirler.
Bir örnek ile açıklamak gerekirse; trafik kazasında yaşamını kaybeden kişinin 5 yaşındaki oğlu “babam trafik kazası neticesinde ölmeseydi 18 yaşımı ikmal edene kadar bana maddi anlamda katkıda bulunacaktı. O’nun ölümü ile ben bu maddi destekten yoksun kaldım.Yoksun kaldığım maddi desteği talep ediyorum” tarzında izah edilebilecek gerekçe ile haklı bir tazminat talebinde bulunabilir.
Maddi ve manevi tazminat bedellerinin belirlenmesinde:
Uğranılan zararın niteliği,
Kusur oranı, Zarara sebebiyet verenin mali ve içtimai durumu,Zarara uğrayanın mali ve içtimai durumu,Bilirkişilerin kusur ve hesaplamaya ilişkin raporları ve Hakimin takdiri ön plana çıkmaktadır.
C-)SİGORTA HUKUKU
Trafik kazaları neticesinde meydana gelen maddi zararlar sigorta şirketleri tarafından da karşılanabilmektedir.
Uygulamada isteğe bağlı veya zorunlu olarak yapılacak sigorta çeşitleri bulunmaktadır.
Kasko sigortası isteğe bağlı bir sigorta çeşididir.Aracın yanması,çalınması,kaza sonucu oluşabilecek zararları vs. güvence altına alır.Düzenlenecek poliçe de poliçe kapsamına alınan zararların çeşidi değişkenlik gösterebilir.(Sel baskını,terör olayları veya üçüncü kişilere verilecek hasarlarda poliçe kapsamına alınabilir.) Kasko sigortası daha ziyade kişinin kendine ait araçta herhangi bir şekilde meydana gelen zararın karşılanmasına yöneliktir.
Konumuz kapsamında zorunlu sigorta çeşitlerinden Trafik Sigortası ile Ferdi Koltuk Sigortasına da değinmek uygun olacaktır.
KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI (Yaygın Adıyla Trafik Sigortası)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde geçerli olan bir sigorta çeşididir.
Her araç sahibi tarafından yaptırılması zorunludur.
Ve her yıl yenilenmek zorundadır.
Trafik sigortası kaza anında karşı tarafa verilebilecek bedeni ve maddi zararları güvence altına alan bir sigortadır.
Kasko sigortasından farklı olarak aracı işleten kişinin kendi aracına veya kendi kendisine vereceği zararları karşılamaz.
Trafik sigortası, manevi tazminat taleplerini de karşılamaz.
İdari yaptırım açısından zorunlu trafik sigortasını yaptırmayan araçlar trafiğe çıkamazlar ve hatta trafik sigortası olmaksızın trafiğe çıkan araçlar trafikten men edilir.
Zorunlu trafik sigortasında zarar gören tarafa ödenecek limitler trafik kazası neticesinde meydana gelen zararın türüne göre değişir.
Sadece maddi hasarla neticelenen trafik kazaları ile yaralanma veya can kaybının meydana geldiğikazalarda ödenecek miktarlar tabiatı ile farklılıklar gösterir.
Böyle durumlarda ödenecek miktar her sene değişmekte ve böylece her sene ödenecek primlerde de değişiklik olmaktadır. Teminat sınırı ve sigorta prim bedeli Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenmektedir.
KARAYOLU YOLCU TAŞIMACILIĞI ZORUNLU KOLTUK FERDİ SİGORTASI GENEL ŞARTLARI
Yolcu taşımacılığı esnasında meydana gelen kaza nedeni ile yolcunun-hatta sürücü ve yardımcılarının-kaza nedeni ile uğradığı zararı karşılamaya yönelik bir sigorta türüdür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen zorunlu sigorta çeşitlerindendir.
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında iş bu sigortanın konusu ve kapsamı;
“A.1.Sigortanın Konusu
Bu sigorta, şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığı kapsamında seyahat eden yolcuları, sürücüleri ve yardımcılarını, taşımacılık hizmetinin başlangıcından bitimine kadar geçen seyahat süresi içinde, duraklamalar da dahil olmak üzere, maruz kalacakları her türlü kazaların neticelerine karşı aşağıdaki şartlar çerçevesinde teminat altına alır.
Poliçede kayıtlı taşımacının, 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa istinaden verilen taşımacı yetki belgesine sahip olması; yolcu taşımacılığının zorunlu haller hariç, bu kanun hükümleri çerçevesinde yapılması ve taşımanın yapıldığı aracın poliçede kayıtlı olması zorunludur”
şeklinde izah edilmiştir.
Zorunlu trafik sigortalısının tespit edilememesi veya zorunlu trafik sigortasının yaptırılmamış olması gibi bir takım hallerde ise Güvence Hesabı devreye girer.
Güvence Kapsamına Giren Durumlar İçin Tıklayınız
Güvence Hesabı, bu gibi durumlarda -yaptırılması 2918 sayılı yasa kapsamında zorunlu olarak belirlenmiş- sigortaların sağladığı teminatları karşılamaktadır.
Yani kaza sonrası zarar görenlerin tedavi masraflarını karşılamakta ve kaza sonrasında sakat kalma halinde sakatlık tazminatı,ölüm halinde ise ölenin desteğinden yoksun kalanlara destekten yoksun kalma tazminatı ödemektedir.
Bu genel değerlendirmeler ışığında trafik kazası neticesinde aracı hasar görmüş,kendisi yaralanmış veya özürlü kalmış kişilerin ve yine trafik kazasında yakınını(murisini) kaybetmiş mirasçıların zorunlu trafik sigortalarına başvuruda bulunmak sureti ile maddi ve bedensel zararlarının tazminini talep etme hakları mevcuttur.
Bu başvurular kanunlarla belirlenmiş yasal süreler içinde gerekli evrakların tasdikli suretlerinin ekleneceği dilekçe ile sigorta şirketine yapılmaktadır.
Başvuruların avukat denetim ve gözetiminde yapılması hak sahiplerinin menfaatlerinin en üst düzeyde belirlenmesi ve korunması açısından önemli ve gereklidir.
Özetlenecek olursa;trafik kazası neticesinde maddi ve bedensel zarara uğramış kişi aracındaki zararı ve bedensel zararlarını kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu sigorta poliçesini tanzim etmiş sigorta şirketinden talep edebilir.
Yine kaza neticesinde yaşamını kaybeden kişinin mirasçılarının -destekten yoksun kalmaları nedeni ile uğramış oldukları- maddi zararlarının giderilmesine ilişkin talepleride aynı kuralar çerçevesinde mümkündür.
Sigorta şirketine yapılmış başvuruların olumlu neticelenmemesi veya belirlenen tazminat bedellerinin yeterli görülmemesi halinde yukarıda Hukuki Sorumluluk başlığı altında değerlendirdiğimiz davalarda sigorta şirketlerine de sorumlu oldukları bedeller karşılığı ile sınırlı olmak üzere husumet yönetilir.